16 Nisan 2020 Perşembe

Ön Çapraz Bağ Yaralanmaları(ACL)

Ön Çapraz Bağ Yaralanmaları(ACL)

19 Temmuz 2019


Ön Çapraz Bağ (ACL) nedir?         
Her yaştan spor yapan insan sayısının hızla artması nedeniyle diz bağ yaralanma sıklığı da giderek artmaktadır. Diz ekleminin stabilitesini sağlayan 4 önemli bağdan biri ön çapraz bağ, anterior cruciate ligament, ACL’dir.
ACL uyluk kemiği (femur) ile bacak kemiğini (tibia) birbirine bağlar ve dizin ön, arka ve yanlara stabilitesini sağlar.Bacak kemiğinin uyluk kemiğine göre anormal bir şekilde öne doğru yer değiştirmesini engelleyen en önemli yapıdır. Ön çapraz bağın kopması dizde en sık görülen ciddi bağ yaralanmasıdır.

Ön Çapraz Bağ yaralanması nasıl olur?  
Öncelikle bu yaralanmalar farklı nedenler sonucu gelişebilir. Örneğin hesapta olmayan bir travma sonrası, yanlış ayakkabı kullanımı veya bozuk bir zemin gibi çevresel faktörler yüzünden gelişebilir, veya altta yatan herhangi bir biyomekanik problem buna sebep olabilir. 
ACL yaralanması genellikle sabit ayak üzerinde vücudun ani dönmesi sonucunda veya spor sırasında dize gelen bir darbeye bağlı gelişir. Yaralanma sırasında dizde bir kopma hissi,  bazen pop sesi veya ani bir acı gelişir. Yaralanmayı takiben genellikle 1-2 saat içerisinde dizde gözle görülür bir ödem gelişir ve diz hareketlerinde ciddi ağrılar meydana gelmeye başlar. 
ACL yaralanması dediğimizde aklınıza direk bağın tamamen koptuğu gelmesin. Bağın bir kısmı yırtılmış olsa dahi bütünlüğünü koruyor olabilir. Hala fonksiyonunu devam ettirebildiği için şanslısınız demektir.
Ön Çapraz Bağ yaralanmasında tanı nasıl konulur?   
Hastaya doktor tarafından detaylı bir diz muayenesi yapılır. Değerlendirme esnasında genellikle Lachman, Ön Çekmece ve Pivot-Shift  testleri uygulanır. Detaylı bir fizik muayene ile %90 tanı konulabiliyor olsa da kesin tanı için görüntüleme yöntemlerinden MR doktorlar tarafından sıkça tercih edilir.
Cerrahi müdahale şart mı ?
Aslında bu en önemli sorulardan bir tanesi. Son yapılan araştırmalar sonucu ACL’nin tamamının koptuğu bireylerde bile konservatif tedavi ile spora dönüş sağlanabilmektedir.
Burada önemli olan yaptığınız spor ve seviyenizdir. Bu aşamada karar sizde ve hekiminizdedir.
Eğer futbol, basketbol, amerikan futbolu, dans gibi dizinizi zorlayıcı hareketler içeren sporlarla uğraşıyorsanız cerrahi müdahale hala en iyi çözüm olarak görünmektedir.
Ancak sporu profesyonel seviyede yapmıyorsanız, yaptığınız spor koşu, yüzme, bisiklet gibi ani dönüşler sıçramalar içermiyorsa iyi bir rehabilitasyon programı ve iyileşme süreci ile yaptığınız spora geri dönebilirsiniz. 
Ön Çapraz Bağ yaralanması nasıl önlenir?  
Bağınızda daha önce geçirmiş olduğunuz bir yaralanma varsa ve bağınızın zarar görmesinden korkuyorsanız diz çevrenizi biran önce kuvvetlendirmeniz gerekmektedir.
Yapılan araştırmalar hamstring (arka adale) kas aktivasyonun 0.03 sn gecikmesinin ön çapraz bağ yaralanmasına sebebiyet verdiğini açıklamıştır. Bu demek oluyor ki dizin ve ACL’nin agonist kaslarından hamstring ve gastrocnemius gibi önemli kasları kuvvetlendirmek, ACL’nin görevine destek sağlamaktadır. 
Bunun yanı sıra fizyoterapistler tarafından yapılan postür (duruş) ve fonksiyonel hareketlerin incelemesinde görülen deformiteler düzeltilirse yaralanma riski büyük oranda azaltılabilir. Ayrıca bantlama bandajlama gibi dizi destekleyen çözümlere başvurulabilir. 
Unutmayın ki ne kadar çok önlem alsanız da dış etmenleri hiçbir zaman sıfırlayamazsınız. Yapabileceğiniz en doğru şey risk faktörlerini belirleyip, riski minimuma indirebilmek konusunda profesyonellerden destek almaktır.
Ön Çapraz Bağ (ACL) cerrahi öncesi yapılması gerekenler? 
Cerrahi öncesi rehabilitasyon ile ameliyata hazırlanan kişilerin ameliyat sonrası süreçleri daha kolay ve hızlı ilerler. 
Cerrahi öncesi rehabilitasyonun amaçları arasında; 
Dizin tam ekstansiyon açısını kazanmak, 
Quadriseps kas kuvvetini kazanmak, 
Hamstring kas kuvvetini kazanmak, 
Hamstring/Quadriceps kas oranını arttırmak 
Sağlam bacak ile %20 den daha az fark olmasını sağlamak, 
Operasyon öncesi koltuk değnekleriyle yürüme eğitimi ve postoperatif egzersiz temel eğitimi vermek, 
Fasyanın gerginliğini azaltmak, hareketini sağlamak ve cerrahi sonrası iyileşmeyi kolaylaştırmaktır. 
Aynı zamanda kişiye psikolojik olarak da destek vermek amaçlanır. 
Ameliyat öncesi fizyoterapi ve rehabilitasyon, hızlı iyileşme ve spora dönüş için vazgeçilmezdir.
Ön Çapraz Bağ yaralanmasının cerrahi aşamaları?   
Semptomatik instabilitesi olan veya yüksek riskli aktivitelerde rekabet etme arzusu olan ve  ACL yaralanması geçiren hastalarda cerrahi önerilebilir. Hekimler tarafından kopan ligament yerine arka adale grubu olan hamstring veya patellar tendondan uygun olanı seçilerek bağın yerine konacak grefte karar verilir.
Burada gözden kaçırmamamız gereken konu, bağ için kullanılacak greft alınan yerde oluşan boşluk bir nevi kas yırtığıdır. Rehabilitasyonda tamir edilen bağ ile beraber, greft olarak alınan kas dokusunun tedavisi de önem taşır.
Yaralanmış ACL’nin yerine konan hamstring veya patellar tendon greftinin fizyolojik iyileşme süreci ve ligamente dönüşümünü içeren bir süreç takip eder. Greftin en zayıf olduğu ve yeniden kanlanmanın başladığı dikkat edilmesi gereken dönem, cerrahi sonrası ilk 8 haftadır. Greftin iyileşme süreci ise 1 yıla kadar devam etmektedir. Bu da bize cerrahi ile birlikte fizyolojik iyileşmeye de saygı göstermemiz gerektiğini hatırlatıyor.
Ön Çapraz Bağ cerrahi sonrası rehabilitasyon programı nasıl olmalıdır? 
Cerrahiden sonra doktor kontrolünde fizyoterapist tarafından belirlenen kişiye ve cerrahiye özel rehabilitasyon planını uygulayarak bir an önce fakat koruyucu bir program ile spora dönme amaçlanır.
Fizyoterapistler olarak fizyolojik, biyolojik, mental ve ruhsal açıdan zor bir dönem geçiren sporcularımızı normal yaşamlarına geri döndürmeyi hedefleriz. 
Son yıllarda yapılan çalışmalar neticesinde ACL cerrahisi geçiren sporcunun sahaya dönüş süresi 9 ay ile 24 ay arasında değişmektedir. Cerrahi rehabilitasyon planının sadece% 50’sidir ve dizin yalnızca mekanik ve anatomik stabilitesini sağlar. 
Cerrahi operasyon, dizdeki fonksiyonel kayıpları geri getirmez. 
Yaralanma sonrası dizde gelişen fonksiyonel kayıplardan bazıları birincil yaralanmadan önce mevcut olabilir, örneğin dinamik diz valgus artışı, zayıf gövde kontrolü, Hamstring/Quadriceps oranının azalması gibi.
Kaliteli bir rehabilitasyon süreci sonrası düzenli sıçrama, iniş, çeviklik eğitimi içeren antrenmanların devamlılığı ve hastanın kuvvet, sıçrama, çeviklik vb performansa yönelik testlerde sağlam taraf ile simetriyi yakalaması, yeni bir ACL hasarı olasılığını önemli ölçüde azaltmış olacaktır.
Spora geri dönüş için gerekli fiziksel uygunluk testlerinin hemen hemen hepsinde yaralanan bacak/sağlam bacak oranının minimum %90, mümkünse %100 olmasını hedefliyoruz. Spora döndükten sonra, yeniden gelişebilecek ACL yaralanma riskini azaltmak için haftada en az 2 kez ACL yaralanma önleyici, koruyucu fizyoterapi programlarına (yani PEP, FIFA 11, KNEE) önem vermelidir.
KAYNAKÇA


SPORCULAR İÇİN FİZYOTERAPİNİN ÖNEMİ

SPORCULAR İÇİN FİZYOTERAPİNİN ÖNEMİ...

19 Temmuz 2019

Herkese Merhabalar, 
Sporcular için fizyoterapi ve sakatlanmalar ile ilgili akıldaki soruları cevaplamak adına birkaç konuyu kaleme aldım umarım sizlere de faydalı olur.İyi okumalar dilerim🤗 
📍SPORCULAR İÇİN FİZYOTERAPİNİN ÖNEMİ 🤾‍♂️🏊‍♀️🏋️‍♂️🚴🏽‍♂️🏸🎾🤺🤸‍♂️ 
📌SPOR YAPANLAR İÇİN SAKATLIK KAÇINILMAZ MIDIR❓ 
Hiç merak ettiniz mi gün geçtikçe sporcularda neden bu kadar  sakatlıklar artıyor? Sorunların temelindeki sebepleri incelediğimizde bilinçsizce yapılan sporun sakatlıklara davetiye çıkardığı kanısına varıyoruz.
Sporun bilinçli bir şekilde yapılmasındaki en önemli faktör spor fizyoterapisti, spor hekimi, diyetisyen, spor bilimci gibi işi bilen kişilerle yapılmasıdır. Sporcuya  eğer bilinçsiz şekilde bir yüklenme programı yapılırsa ya da soğuma, ısınma veya toparlanmaya fırsat tanımadan  sporcu yükleme yaparsa sakatlık görülme oranı bariz bir artış gösterir.
📌 FİZYOTERAPİSTİN BU AŞAMADAKİ GÖREVİ NE❓
İşte şimdi devreye sağlık ekibi giriyor. Sporcu aslında spora başlamadan fizyoterapist tarafından değerlendirilmeli çeşitli testler (Hareket Analizi, FMS, Y balance , çeviklik ve esneklik,çevre ölçümü yürüyüş analizi,kuvvet testleri vb.) yapıldıktan sonra spora yönlendirilmelidir.Çünkü sporcu için güç,çeviklik, hız,denge,kuvvet,endurans,kordinasyon,esneklik gibi faktörler sporcu için önemlidir ve herhangi bir sakatlığı önlemek için spor fizyoterapistinin değerlendirmesi önem arz etmektedir.Spor fizyoterapisti kişinin sakatlanmasını önleyen veya sakatlandıktan sonra onu tedavi ve rehabilite eden kişilere denir. Sporcu için önemli olan en kısa sürede spora dönmek ve toparlanmaktır. Bunun için önemli olan iyi bir sportif rehabilitasyon programıyla çalışmasıdır.
📌 DİKKAT ETMEMİZ GEREKEN NOKTALAR NELERDİR❓
Antreman öncesi yapılan ısınma ve dinamik germeler ve antreman sonrası yapılan statik germeler ve soğuma, sakatlanmaları büyük ölçüde minimale indirmektedir. Sporcu kaslar hazır olmadan doğrudan maça çıktığında tendon, ligament ve kas yırtıkları gibi sebeplere zemin hazırlar. Multidisipliner çalıştırılan bir sporcu; beslenmesine, sportif rehabilitasyonuna  ve antreman programına sadık kalırsa spor hayatı için güvenilir bir süreç geçirir.

MOBİLİTE

MOBİLİTE

26 Ocak 2020

MOBİLİTE NEDİR? 


Mobilite; eklem, kas, ligament vb. birçok bileşkenin hareketliliğini kazandırarak kasın en geniş açıda hareket edebilme özelliğini kazandırmaktır.
ESNEKLİK VE MOBİLİTE ARASINDAKİ FARK NEDİR?
Aslında birçok sporcunun son yıllarda farkına vardığı mobilite egzersizleri esneklikten farklı olmasıyla beraber yaralanmaların büyük ölçüde önüne geçiyor.
Peki temel soru şu mobilitenin esneklikten farkı ne?  Aslında bu sorunun cevabı basit; Esneklik ile eklem hareketliliği, kasların uzama yeteneğini ve yumuşaklılığını içerir. Esneklik ile kasları uzatabileceğimiz kanısına gelirsek Mobilite yaptıkça kaslarınız uzamayacaktır, o yüzden egzersiz planlamamızda ikisinede yer vermeliyiz. 
Kısacası mobilite HAREKETLİLİKTİR!
Birkaç yıl öncesine kadar esneklik ve mobilite kavramları birbirlerinin yerine geçiyordu. Sportif rehabilitasyonda aşamasında antrenman yaparken eklemden ekleme yaklaşım bunu değiştirmemizde yardımcı oldu. 
EKLEMLER İÇİN MOBİLİTE GEREKLİ Mİ?
Eklemden ekleme yaklaşımı biraz daha açacak olursak; eklemler vücudu hareket ettirirken mobilite ve stabilite ihtiyaçlarına göre değişim göstermektedir. Buyrun aşağıdaki listeyi inceleyelim:
EKLEM: İHTİYAÇ
AYAK BİLEĞİ: MOBİLİTE
DİZ: STABİLİTE
KALÇA: MOBİLİTE
LUMBAL OMURGA: STABİLİTE
TORASİK OMURGA: MOBİLİTE
GLENOHUMERAL EKLEM: STABİLİTE
Tabiki yukarıda verilenler eklemin en çok ihtiyacı olan durumu belirtmektedir. Yani gerektiğinde ayak bileği stabilizasyon özelliği de göstermektedir. Bir diğer nokta ise örneğin diz ekleminin stabil olması gerekirken, ayak bileğinin mobil olması gerekir. Kalça da mobil olmalıdır. Kinetik zinciri takip ederseniz basit ve değişken bir seri eklem görürsünüz.
MOBİLİTE NE ZAMAN YAPILMALI?
Her sabah 20dk ! Sabah kalktınız ve hiçbir şey yapmak istemiyorsunuz, vücudunuz kütük gibiyse mobilite için doğru zaman demektir. Hareketli olmak sizinde hakkınız. 
Mobilite egzersizleri dinamik hareketler içerdiğinden antrenmandan önce ısınmaya da yardımcı olacaktır.
Antrenman zamanında ne yapmam lazım derseniz antrenmandan önce mobilite antrenmandan sonra esnetme egzersizleri yapmanızı öneririm. 
Hatta bazen başlı başına antrenman süresi boyunca mobilite egzersizleri yapıp hem omurganıza hemde eklemlerinize büyük bir iyilik yapmış olursunuz. 
Örneğin; diz ve kalça dominant egzersizlerinden biri olan squat egzersizini yapmadan önce hamstring extender yapıp  kaslarınızı antrenmana hazırlamanız sakatlık riskini azaltıp squatı daha doğru paternde yapmanıza yardımcı olacaktır.
MOBİLİTE YAPMAZSAK NE OLUR?
Az önce bahsettiğim gibi antrenmanın başında mobilite yapmazsanız yani antrenmana yönelik ısınmazsanız; eklem çalışması gereken açıda çalışmayıp sakatlık riskini arttıracaktır.
Bel ağrısı kalça mobilite kaybının bir sonucu  olabilir. Mobil eklem hareketsiz hale geldiğinde stabil eklem hareket etmek zorunda kalır ve daha az stabil hale gelir ve bel ağrısı olur. 
Yani ayak bileği mobilitesini kaybedersen diz ağrısı yaşarsınız, Kalça mobilitesini kaybedersen bel ağrısı yaşarsınız.
Mobilitesi iyi olmayan bir ayak bileği, iniş(landing) stresinin yukarıdaki ekleme aktarılmasına neden olur(yani dize). 
NASIL MOBİLİTE ÇALIŞMALIYIZ?
Mobilite çalışmalarının anahtar noktası yalnızca ihtiyaç duyan eklemler için yapılması gerektiğidir. Stabiliteye ihtiyacı olan eklemlerin bu stabiliteyi geliştirmek için kuvvet antrenmanına ihtiyacı vardır. Mobiliteye  ihtiyaç duyan eklemlerin ise harekete ihtiyacı vardır.
Yeniden mobilite ve esneklik kavramlarının aynı olmadığının belirtmekte fayda var. Esneklik kasları hedefler ve statik bir duruş unsuru gerektirir. Mobilite ise eklemleri hedefler ve nazik bir hareket gerektirir.
Mobilite egzersizleri aynı zamanda aktivasyon egzersizleri olarak da görülebilir çünkü ünlü fizyoterapist Shirley Sahrman ‘’doğru kasın doğru zamanda hareket ettirmesi gerektiğini’’ söyler.
Sizlerde uygun egzersizleri öğrenmek ve doğru uygulamak için mutlaka fizyoterapistinize danışın.

Kaynakça:


HOME OFFICE ÇALIŞANLAR DİKKAT!

HOME OFFICE ÇALIŞANLAR DİKKAT!

31 Mart 2020
HOME OFFİCE
Evde zaman geçirirken sağlığımıza dikkat edebilmemiz için işte birkaç yararlı ipucu;
1.Çalışma Masasında Otururken Dikkat Etmemiz Gerekenler:
Kulağınızı omuzlarınızın hizasında olduğundan emin olun.
Çenenizle gıdık yapma pozisyonuna gelerek başınızı geriye çekin. 
Boyun kaslarınızın özellikle derin fleksör kas gruplarınızın aktif kullanılmaması ve boynun öne düşmesi uzun süreli boyun ağrıları yapar. 
Telefon ile uğraşıyorsak telefon göbek hizamızda değil de baş hizamızda konumlandırılmalı ve koltuğunuzun altına destek koymalısınız.
2. Sandalyenizin Yüksekliğini Ayarlayın:
Dirsekleriniz masanızın hizasında olmalı, omurganız eğilmemelidir. Ayaklarınız ise yere tam temas etmeli parmak ucunda kalmamalısınız. 
3. Dirseklerinizin 90 Derecelik Bir Açıda Olduğundan Emin Olun:
Klavye ve mause size yakın olmalı ekstra kolunuz ile uzanmamalısınız. Uzun süreli bu hareket görmediğiniz sırt kaslarınızı yorup size sırt ağrılarıyla geri gelebilir. Önkolunuzu masaya koyup bütün yükü parmaklarınıza verin omuz ve dirsekleriniz ağrımamalıdır.
4. Sırtınızı Doğru Şekilde Desteklediğinizden Emin Olun :
Omurgamızın doğal anatomik yapısı gereği boyun ve bel kısmında birazcık boşluk vardır. Otururken bu boşlukları destekleyici şekilde havlu veya yastık koyun. Bu, omurganızın doğal eğrisini korumanıza yardımcı olur.

5. Bilgisayar Ekranınızı Ayarlayın:
Bilgisayar veya tabletinizi masanın üstünde konumlandırırken göz hizasında olmasına dikkat edin yoksa yine boyun ve sırt ağrıları size merhaba diyecektir.
6. Otururken Kalçanızı İhmal Etmeyin:
Uzun süreli oturmalarda kalça bölgemizin ağrımaması kaçınılmazdır. Bundan korunmak için sandalyenizin kalitesine dikkat edin veya yumuşak şeylerle destekleyin. Oturuken kalçanızın 90 derecelik açıda olmasını ihmal etmeyin. 
7. Hem Bilgisayar Hem Tablet Kullanıyorsanız:
Hem bilgisayar hem tablet kullanıyorsanız mutlaka dönen sandalyelere ihtiyacınız olacaktır. Sık sık dönme hareketi hem bel hem boyun kaslarının aynı pozisyonda sürekli kasılmasını sağlar ve ağrılarınızı tetikler. 
UNUTMADAN; 
  • Mobilite ile güne başlayın !
  • 30 dakikada bir esneme hareketleriyle kaslarınıza uyarı verebilirsiniz.
  • Belirli sürelerde kalkıp koridorda yürüyeniz kan dolaşımınızı düzenleyecektir.
  • Mola verdiğiniz zaman aralıklarında lunge, squat, jumping jack gibi hareketler yaparak vücudunuzu, dolaylı olarak beyninizi harekete geçirebilirsiniz.
  • ‘’Arkada Çalsın’’ modu ile müzik katarak çalışmalarınızı zevkli hale getirebilirsiniz.
  • Kahvenizi renkli bardaklarda yudumlayıp zihinsel farkındalığı arttırabilirsiniz.
  • Bulunduğunuz odayı havalandırın güzel oda kokularıyla ortamınızı ferah bir hale getirebilirsiniz.

    İşte Şimdi Kolay Gelsin İYİ ÇALIŞMALAR :)

                                                                                            

       Sports Physiotherapist 
         İhsan Taha TORĞUT


FİZYOTERAPİ


FİZYOTERAPİ


Kişilerin hayat standartlarını en yüksek seviyede tutmaları için onları koruyucu önlemler ile hareketli tutan veya problemi olan kişilere rehabilitasyon programı uygulayarak hayat standardını yükselten uygulamaların  bilimsel ve disipliner çerçevede uygulanmasına denir.
SPOR FİZYOTERAPİSTİ  KİME DENİR?
Fizyoterapi ve Rehabilitasyon alanında lisans eğitimini tamamlamış ve ardından sporcu rehabilitasyonu alanında eğitim alan kişilere denir. 
‘CERRAHLAR HAYAT KURTARIR, FİZYOTERAPİSTLER O HAYATA ANLAM KATAR’
FİZYOTERAPİ KİMLERE UYGULANIR?
Cevap basit;
1. Herhangi bir problemi olan


2. Hiçbir problemi olmayan


Fizyoterapist, hastalık durumları dışında, kişilerin fiziksel aktivitelerini düzenlemek ve hareket kabiliyetlerini arttırmak için gerekli ölçüm ve testleri yaparak kanıta dayalı koruyucu ve geliştirici protokolleri belirler, planlar ve uygular.
Örneğin Crossfit sporuna başlamaya aday biriyseniz Fizyoterapistiniz tarından yapılan değerlendirme ve risk analizleri olası yaralanmaların önüne geçecektir. Bu da spor branşının tehlikleli olma riskini büyük ölçüde ortadan kaldırmaktadır.
Aslında anladık ki fizyoterapi hizmeti almak için herhangi bir probleme sahip olmamıza gerek yok. Burada devreye koruyucu fizyoterapi giriyor. Kişinin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için, sporcuysa yaralanmadan spor hayatını devam ettirebilmesi için aldığı hizmete koruyucu fizyoterapi diyoruz.

PEKİ SPOR FİZYOTERAPİSTLERİ NE YAPAR?
Kapıdan içeri adım attığınızdan itibaren sizi değerlendirmeye başlar. 
Kişiye özgü; bazı değerlendirmeler yapar, araştırır, derine iner, sorgular, bilimsel testlemeler yapar ve sonuçlarını yorumlar en sonda verilere yönelik düzeltici çalışmalara başlar.
Peki nedir bu testlemeler:
  • Postür Analizi
  • Denge Testleri
  • Yürüyüş analizi
  • Kısalık, Esneklik Testleri ve Çevre Ölçümleri
  • Antropometrik Ölçümler
  • Ayak Analizi
  • Kas Kuvvet Testleri
  • Ortopedik Testler
  • Fonksiyonel Testler
  • Biyomekanik Analizler
  • Aerobik ve Anaerobik Testler
  • Sıçrama Testleri
  • Sürat ve Çabukluk Testleri
  • Branşa Özel Spesifik Testler

Uzmanlık alanı dışı konularda yönlendirme yaparak doğru kaynağa ulaşmanızı sağlar.
Bir yaralanmadan kurtulmak eşit derecede karmaşıktır.
Bir Fizyoterapist olarak, sorunsuz bir iyileşmenin karmaşıklığı konusunda size rehberlik ediyoruz. Fizyoterapistiniz size yaralanmanızı açıklayacak, endişelerinizi güvence altına alacak, iyileşmenizi engelleyebilecek faaliyetler hakkında sizi bilgilendirecek ve iyileşmenizi hızlandıracak egzersizler öğretecektir. 
PEKİ FİZYOTERAPİST NE TÜR TEDAVİLER YAPAR?
MANUEL TERAPİ
Genel anlamda mobilizasyon ve manüplasyon yöntemlerini içeren, herhangi bir araç veya gereç gerektirmeksizin sadece elle uygulanan tedavi metodudur.
Manuel terapi fizyoterapistler veya bu konu hakkında özel eğitim almış sağlık profesyonelleri tarafından uygulanmaktadır.


KİNEZYOLOJİK BANTLAMA
Kinezyolojik, dinamik, elastik veya rijit bant vb kullanılarak yapılan uygulamalar hem aktivite öncesi sporcuya destek sağlarken hem de tedavi sürecinde önemli bir yer kaplamaktadır.
Sporcuyu tedavi eder, yaralanmalardan korur, ağrıyı azaltır ve mekanik güç katkısında bulunur. Yapılan bantlama çeşidine göre kas krampları ve ödemi azaltılırken, fizyoterapistin kullandığı bantlama tekniğine göre sporitf performans ve kan dolaşımı üzerinde olumlu etkisi vardır.


SPORTİF REHABİLİTASYON
Rehabilitasyonun egzersiz reçetesinde  fizyoterapist yaptığı değerlendirmeler sonucunda sporcunun egzersiz yapabilmesi için  açı, materyal, egzersizin şiddeti, egzersizin frekansı vb faktörleri sınırlandırıp   kişiye ve branşa özgü koruyucu egzersiz programı çıkarır. 


TESTLER VE ANALİZLER
En önemli ayrıntılardan biri ise Fizyoterapistiniz tarafından yapılan yaralanma risk analiziniz, olası problemlerin önüne geçebilmek için size vücut haritanızı sunar. Yapılan testler ile eksik yönler tespit edilir, veriler ele alınır ve sportif yaşamınız boyunca gelişiminiz kaydedilir.


Fizyoterapiyi deneyin, pişman olmayacağınızın garantisini verebilirim. Sadece bir ziyaret olsa bile, yaralanmanızı anlayacak ve daha iyi olmak için hangi yolu seçeceğinize dair net bir düşünceniz olacaktır. 

PİLATES

PİLATES

4 Nisan 2020
PİLATES NEDİR? 
Pilates 20.yüzyılın başlarında Joseph Hubert Pilates tarafından geliştirilmiş günümüzde popüler olan bir egzersiz sistemidir. 
Pilates, dayanıklı, sağlıklı, esnek ve güçlü bir beden için dengeye, kas kuvvetine, esnemeye ve postür/duruş geliştirici hareketler ile doğru nefes alışverişi üzerine odaklanan, akıcı hareketler ile yapılan bir egzersiz sistemidir.  
PİLATES NE ZAMAN ORTAYA ÇIKTI ?
Joseph' in amacı Tıp ve Spor alanında birçok bilgi sahibi olup hastalıklara karşı kendini korumaktı.  1. Dünya Savaşında savaştan etkilenen Alman askerlerini nazi kampında kendi bulduğu egzersizleri  ile tedavi etmeye başlayarak pilatesin temellerini attı. Hatta serum kablolarıyla dirençli egzersizler bile yaptırıyordu.


PEKİ BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ VAR MI?

O dönemde milyonlarca kişiyi etkileyen ölümcül bir salgın yayılmıştı.Bölgede ki herkes etkilenirken bir tek kampta ki askerler etkilenmemişti. Bunu da Joseph'in yaptırdığı pilatese borçluydular. Çünkü Bağışıklık sistemleri aşırı kuvvetliydi.
Joseph Pilates'in yaşlılığına ait resimlerde bile vücudunun esnekliği ve kuvveti gözle görülmektedir.İşte tam da günümüzde olan 'COVID-19' virüsünün neden olduğu salgın ve ölümcül sonuçları olan bu virüsün bağışıklık sistemi zayıf olan,kronik hastalıkları olan insanları daha kolay etkilediği gibi... 


PİLATESİN 6  TEMEL PRENSİBİ NELER?

Kontrol: Pilates yapan kişinin bedenini hissedebilmesi ve gözlemleyebilmesi gerekir.
Nefes: Hareketlerle ilgili farkındalık yaratmak,dokularımızın ihtiyaç duyduğu oksijeni sağlamak için nefes her harekete entegre edilmiştir.
Merkezleme: Pilates egzersizlerinin temel amacı güçlü,sabit ve esnek bir merkez geliştirmektir.Core olarak adlandırılan gövde merkezini kullanmayı öğretir
Konsantrasyon: Konsantrasyon olmadan hareketler form ve amaçlarını kaybederler. Egzersiz sırasında anda var olmak ve yapılan işin kontrolünü elde tutmak esastır.
Kesinlik: Hareketler belli belirsiz değil tam bir netlik ve uyum içinde yapılır. Yerleşimler,hizalamalar ve eksen hareket için önemlidir.
Akıcılık: Pilates hareketleri kendi içinde bir ritm, zerafet,  akıcılık içerisinde yapılır.

 PİLATESİN YARARLARI NELERDİR?

·       Düzenli yapılan pilates omurganızın düzgünlüğünü sağlayarak vücudunuzu şekillendirir.
·       Özellikle core bölgenizin güçlenmesini sağlayarak duruşunuzu düzeltir.
·       Günlük yaşamımızdaki alışkanlıklarınızın neden olduğu sırt, boyun, bel ağrılarınızın büyük oranda azalmasını sağlar.
·       Doğru nefes almayı öğrettiği için akciğerlerinizin oksijen kapasitesini artırır.
·       Bağ dokular ve eklemlere yönelik hareketler ile esnekliğinizi artırır.
·       Aynı zamanda sporcular için koruyucu uygulamalar olarak da fizyoterapinin içinde yer alır.
·       Hamilelik döneminde uzman eşliğinde yapılarak doğum sürecini kolaylaştırır.
·       Fizyoterapi amacıyla özellikle kifoz, lordoz ,bel boyun fıtıkları, ankilozan spondilit ,fibromiyalji gibi rahatsızlıklarda kullanır.
·       Ve tabiki stresten uzak kalmanızı sağlayarak zihin sağlığınızı da olumlu etkiler.


           PİLATES ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Kullanılan araç ve gereçlerde temel olarak ve kişinin durumuna göre mat, reformer, cadillac, chair, barrel gibi çeşitleride kullanılabilir. 
Pilates, kullanılan aletlere ve pilates malzemelerine göre ayrılmaktadır.

MAT PİLATES 
Mat Pilates de gerekli olan mattır. Mat Pilates yaparken  kişi kendi vücudunun farkındalığını kazanmaktadır. Mat Pilatesin bir amacı ise omurganın hareketliliğini sağlamaktır.


KLİNİK PİLATES
Sadece spor olarak değil de rehabilitasyon evresinin içinde de yer alır. Klinik pilateste amaç belirli bir patolojiyle gelmiş bireyin tedavi programına pilates egzersizlerini dahil ederek kişinin şikayetlerini ortadan kaldırmaktır. Klinik pilates ayrıntılı bir değerlendirme sonucu Fizyoterapist kontrolünde yaptırılır. Omurganın 3 boyutlu eğriliği dediğimiz Skolyoz tedavisinde de kullanılmaktadır.


                                 ALETLİ PİLATES

Pilates zaman içerisinde günümüz teknolojisine ayak uydurmuş ve kendisini güncellemiştir. Kullanılan aletin çeşidine göre ismi değişmektedir.

REFORMER PİLATES 
Pilates Reformer cihazı içerisinde bulunan materyaller sayesinde kilo, boy, direnç yayları gibi özelliklere göre modifiye edilerek vücudu simetrik bir şekilde çalıştırabilir.


BARREL PİLATES 
Pilates barrel omurganın dizaynına yönelik oluşturulmuş bir cihaz. Pilates barrel, varil biçimi ve yan tarafında bulunan basamakların birleşimini ifade eder. Varil yüzeyinde ve basamaklar da daha çok esneme ve yanlara doğru esnemeye dayalı çalışmalar yapılır. Ayrıca açma germe hareketleri de ilave çalışmalardandır. 


CADILLAC PİLATES 
Cadillac aleti kullanılarak yapılan bir tür pilates çeşidi. Cadillac pilates barlar ve yaylar yardımıyla çalışılır.


CHAIR PİLATES 
Pedalları ve pedallara bağlanan yayları ile bir bütün halinde adeta sandalyeyi andıran Chair Pilates, fonksiyonel açıdan bireye özgü egzersizlere olanak sağlamaktadır.


Sizde alanında uzman kişiler ile pilates deneyimini yaşayabilir ve vücudunuzun farkındalığını arttırabilirsiniz. Sağlıkla kalın..

YAZARLAR:
Fzt. M.Mahmut Akkuş
Fzt. Buse Önçer

Aşk Hormonu 'OKSİTOSİN'

Aşk Hormonu 'OKSİTOSİN'

6 Nisan 2020
 OKSİTOSİN NEDİR?


Oksitosin beyindeki nörotransmitter olarak da hareket eden bir hormondur. Bizi iyi hissettiren şeylerden biri de oksitosindir. 

SARILINCA  NASIL MUTLU OLUYORUZ?

Genellikle aşk hormonu olarak adlandırılan oksitosin, insan dokunuşuna bir yanıt olarak veya sosyal olarak bağlandığında salınır. Sarıldığımız zaman vücudumuz oksitosin hormonu salgılamaya başlar. Hepimiz birine sarılmanın, elini tutmanın veya omzuna dokunmanın nasıl bir güven verdiğini biliriz.
Oksitosinin etkilerinden bir diğeri de stresle tetiklenen kortizol salınımını baskılayarak anksiyeteyi azaltması ve güven duygusu meydana getirmesidir. (Heinrichs ve ark. 2009)


ANNELER İÇİN OKSİTOSİN

Oksitosin hormonunun bir diğer görevi ise, doğum anında vajina ve serviks genişlemesine yardımcı olmasıdır. Bebeğin daha kolay şekilde doğmasına yardımcı olur. 
----> 2017 yılında Widia ve Meihartati’nin oksitosin masaj tekniğini kullanarak yaptıkları bir çalışmada yeni doğum yapmış annelerin %58,1’inin sorunsuz emzirdiği bildirilmiştir. 


BİR TEST ARACI OLAN OKSİTOSİN



Bazı çalışmalarda, oksitosinin sahtekarlık üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bu kişilerde şaşırtıcı bir şekilde oksitosin seviyelerinde azalma ve karşısındaki insana karşı daha az dürüst olmaya eğilimli oldukları bulunmuştur.
Oksitosin korkumuzu ve kaygımızı kontrol etmese de; korkulu ya da endişeli durumlarda verdiğimiz yanıtın bir parçasıdır. Oksitosin bazı hassas durumlardaki farkındalığımızı arttırır ve bu durumu daha dikkatli değerlendirmemizi sağlar. Aynı zamanda, anksiyete problemi yaşadığımızda bu duruma nasıl yaklaşmamız konusunda katkıda bulunur. (Lawson ve ark. 2013)

Oksitosin Seviyesi Nasıl Artırılır?

  • Sarılmak, el ele tutuşmak, hayal kurmak, eğlenceli aktiviteler yapmak, egzersiz yapmak, evcil hayvan beslemek ve en dikkat çekeni Manuel Terapi.. Peki nedir bu Manuel Terapi?



FİZYOTERAPİ VE OKSİTOSİN

Manuel Terapi: Hiçbir materyal kullanmadan sadece elle uygulanan tedavi yöntemine denir. Buyrun biraz daha detaya inelim:
Yumuşak doku teknikleri gibi tedavi yöntemleri oksitosin sekresyonunda rol oynar. Bu yumuşak doku tekniklerini stresli bir zamanımızda yaptırdığımızda ani bir rahatlamanın ve ruh halimizde pozitif anlamda bir değişim olduğunu hepimiz tecrübe ederek yaşamışızdır. Kısacası ‘mutluluk ilacı’ olarak büyük önem taşımaktadır. 


Yazarlar:

Fzt. Zeynep ŞAĞBAN
Fzt. İhsan Taha TORĞUT

KAYNAKÇA:
1.Chen, Y., Becker, B., Zhang, Y., Cui, H., Du, J., Wernicke, J., ... & Yao, S. (2020). Oxytocin increases the pleasantness of affective touch and orbitofrontal cortex activity independent of valence. bioRxiv.
2.Chung, Y. I., Lee, B. D., & Lee, Y. M. (2019). Learning and Oxytocin. J Korean Soc Biol Ther Psychiatry, 25(3), 192.
3.Say, G. N., & Müjdeci, M. (2016). Oksitosin ve Psikiyatrik Bozukluklar. Current Approaches in Psychiatry/Psikiyatride Guncel Yaklasimlar, 8(2)
4.Ellingsen, D. M., Wessberg, J., Chelnokova, O., Olausson, H., Laeng, B., & Leknes, S. (2014). In touch with your emotions: oxytocin and touch change social impressions while others’ facial expressions can alter touch. Psychoneuroendocrinology, 39, 11-20.